Bundan iki sene öncesine kadar dedemin hediye etmiş olduğu bir su kaplumbağasına sahiptim. Kendisi bilinçsiz olarak verdiğimiz çiğ etleri yiyerek oransızca büyüdü ve saldırganlaştı. Öyle ki, artık yemek vermek için ya da kabını temizlemek için elimizi ona doğru uzattığımızda parmağımızı geri alabildiğimize seviniyorduk. Başedemeyeceğimizi anlamıştık onu dereye falan byrakmak istiyorduk fakat bir milli felaket oluşmasından korkuyorduk. Neyse ki geçen sene hakkın rahmetine kavuştu. Çok üzüldüm aslında baya ilginç bir hayvandı 
Bir arkadaşım kurbağaları çok seviyordu. Birlikte gittiğimiz memleketinde sulak bir alan vardı. Genelde oraya gider oturur sigara içerdik. Gördüğü kurbağaları alıp sever öperdi. Masalı yanlış bildiğinden ya da gay olduğundan şüphelendiğimi söylerdim Hiç iğrenmediğini o vıcık vıcık yaratıkları öpünce zevk aldığını hoşuna gittiğini söylerdi. Sonunda bütün suratı isil doldu ve doktor ona "kurbağa öpmeyi yasakladı".
Fethiye'de dalıyoruz.. Farkında olmadan açılmışız baya. Denizyıldızı topluyoruz filan. Bir midye almak için aşşağı inelim diye hareket yaptım kız arkadaşıma. İndik midyeyi de aldım. Yukarı yönelirken gözümü kaldırmamla karşımda kocaman köpekbalığını görmem bir oldu. Tabi gözlükle balık olduğundan daha büyük gözüküyor. Ve de otomatik olarak köpekbalığı diye düşünüyor insan. Oradan sahile bir yüzüşüm vardı yarışmaya girseydim kesin birinci olurdum. Kız arkadaşıma bakamadım bile. Neyse ki o da benim gibi hızlıca yüzüp gelmişti. Ama kesin köpekbalığıydı. Yıllarca sürdü bu tartışma..
Kaplumbağam abdüş kaçtıktan sonra her yeri aradık ama yoktu çok üzüldüm ve tam 10 gün sonra gece yarısı mutfakta dolaşırken yakaladım su kaplumbağaları sırtı kuruduğunda ölürler ama kaplumbağam ölmemişti ve nereye saklandığını asla öğrenemedik..
|