MİNİKPATİLER :d
  kuş ve kafes hayvanları:
 

Anneannem ve dedem bir çiftlikte yaşıyor. Her yaz ben de annenemim civcivlerinden birine bakıyorum. Onları çok ufakken alıp bana alışmasını sağlıyorum. Geçen seneki civcivim biraz ilginçti. Başında ibişi haricinde bir de bir grup tüy vardı. Bana o kadar alışmıştı ki yanynda yere eğilsem yanıma geliyordu. Bir gün daha başka bir civciv elimde yürüyordum. Elimdeki civcivin gözüne bişey kaçmıştı. Benim civcivim ise yerde öylece duruyordu. Arkamı dönmemle bacağımda bir acı hissetmem bir oldu. Civcivim elimdeki civcivi kıskanmış olacak ki bacağımı ısırmıştı. Nasıl kuvvetli ısırdıysa artık bacağımda bir morluk oluşmuştu. O günden sonra civcivimin yanında başka bir civcviv elime almadım...


Nöbetçi olduğum bir gün nöbetimi aldığım saatte bahçede önümden sekerek uçamayan bir karga yavrusu geçti. Anladım ki karganın kanadı kırıktı. Zar zor kargayı yakaladım. Bir kutuya koydum, nöbet bitiminde eve getirdim. Kırık kanadını kartonlarla destekleyerek sabit kalmasını sağladım. Yaklaşık 10 gün evin bodrumunda cevizlerle besledik. Kanadının iyi olduğunu düşündük ve hava alsın diye dşıarı kartona koyduk. Yavru karga dışarı çıkınca bir kaç defa öttü. Biz karganın kanadı ile uğraşırken bir de baktık ki havaya 100 e yakın karga öterek tepemizde daire çiziyorlardı. Birden yavruya yaklaşmaya çalıştılar. Ben de karga sürüsünden korkarak eve kaçtım. 5-10 dakika sonra yavru kargaya bakmak için dışarı çıktığımda ne karga yavrusu ne de karga sürüsü vardı. Şuna sevindim ki, yavru karganın kanadı iyileşmişti.

Benim lise yıllarımda Hint Bülbülüm vardı. Aslında vardılar çünkü 7 tanesi biraradaydı ve çok kalabalık olmalarına rağmen çok ufak yapıda oldukları için kafesin aralarından bile bazen kaçabiliyorlardı. İçlerinde en tatlı ve sadece beyaz olanı Pamuk'tu. Onu her okul dönüşünde evde dolaşması için kafes dışına çıkarıyordum. Birgün yine aynı şeyi yaptım ve o annemin açık olan oda kapısından içeri daldı ve dolabın arkasına düştü. Dolabı çekmek istedim fakat ne mümkün? O kadar ağırdı ki, yerinden oynatabildim ama bu Pamuk için daha kötü oldu. Orada sıkıştı ve ben öldüğünü sandım. Annemin bağırmaları ve azarlamalaryı ile 3-4 saat kadar ağladım. Çok suçlu hissettim kendimi. Hatta ölmek istedim her an. Babam eve geldiğinde hava çoktan kararmıştı ve ben odamda acı çekiyordum. Olayı anlattı annem ve babam olmamıştır birşey, bakalım hemen dedi. Ben odamda ağlarken babam elinde Pamuk'la içeri girdi. O anki mutluluğumu anlatmaya imkan yok. Sapasağlamdı fakat kıpırdayamayacak kadar uyuşmuştu. O gün bir daha onu salmamaya yemin ettim. Ona ve diğer hayvanlara bir zarar gelmemesi için uzaktan sevmeye karar verdim. Ama aynı şeyi sokakta gördüğüm köpeklere karşı uygulayamıyorum. Onları eve getirmek için çok uğraşıyorum ama annem istemiyo. Kendi evim olunca sanırım her bulduğum köpek ve kediyi eve taşıcam. Keşke hiç sokakta kalmasalar!!!




Çocukken yazları köye giderdik. O gidişlerin birinde arkadaş grubuyla kırsalda gezerken bir kuş yuvası bulmuştuk. İçinde yumurta da vardı. Bir arkadaşımızın bu yumurtayı almasıyla yükseklerden bir çığlık koptu. Havaya baktıktan sonra topluca kaçmaya başlamamız da o ana denk gelir. Yuvanın ve yumurtanın sahibi atmaca, annelik içgüdüleriyle savunmayla karışık saldırıya geçmiş, bize doğru alçalmaya başlamış ve tamamen başarılı olmuştu. Bize de daha sonra acaba kaçmayıp savaşsaydık hangimizin gözü kulağı giderdi şeklinde muhasebe yapmak kalmıştı. Böyle bir anımdır, atmacaya saygı duyma sebebimdir. (Merak edenler için söyleyeyim: Yumurta kayboldu.)

 
 
  Bugüne kadar 1188 27 ziyaretçi (36 klik) kişi buradaydı  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol